Maratonları takip ediyoruz, özellikle hızlı parkurlarda koşulanları ve büyük maratonları (World Marathon Majors). Gözümüz hep daha hızlı koşulacak yarışlarda. Bir zamanlar 2:05 altında kimin koşacağını düşünürken, artık 2:03’ten hızlı sonuçları bekler olduk. Hatta “iki saat altı” konulu çok sayıda yazı okudum son bir iki yılda. Bu yazıların kimisi bunun olanaksızlığı üzerine kurulmuştu, kimisi de koşulacağı zamanı kestirmeye çalışıyordu. Spor izleyicisi tabii ki hep en hızlıyı, en güçlüyü ve en dayanıklıyı iş üstündeyken izlemek, o sporcular en iyinin iyisini becerebilirse o tarihi anlara tanıklık etmek istiyor. Bu yüzden de gözler hep olasılığın yüksek olduğu yerlere bakıyor. Ama tüm bunlar olurken gözden kaçırdığımız bir şeyler var: 2:10 altındakiler de çok güzel dereceler ve 2:07-2:08 civarında çok güzel çekişmeler veya gelişmeler yaşanıyor.
Bahsettiğim bu gelişmelere örnek olarak 2008 yılında Prag maratonunda bir anda ortaya çıkan Kenyalı verilebilir. 35 yaşındaki bu adam ikinciden 1 dakika önce 2 saat 11 dakika 6 saniyede bitişi geçmişti. Bundan hemen 4 ay sonra da Toronto’da hem favori hem de kendinden epey genç olan John Kelai ve Tariku Jufar’ı, özellikle de Peter Kiprotich’i geride bırakarak 2:11:01 ile kazanmıştı. 35 yaşında bir anda ortaya çıkan o adam bu iki yarış sonrası dikkatleri üzerine toplamıştı. Ardından 2009’da Mumbai Maratonu’nu Hindistan’da koşulan maratonların rekorunu kırarak kazanıp, Toronto’ya ünvanını korumaya dönmüş ve 2:08:31 ile bunu başarmıştı. O yarış öncesi menajeri 2:08 koşabileceğini söylediğinde inanmamış ve sonuca çok şaşırmıştı ama sonra 2:08’in altını kafasına takıp, bu hedefine de bir sene sonra yine Toronto’da 2:07:57 ile ulaşmıştı. Peki kimdi bu adam?
Bu adam Kenyalı bir berberdi. Müşterilerinden birçoğu da çok hızlı ve ünlü uzun mesafe koşucularıydı. Onların saçlarına şekil verirken ve bu arada sohbetlerine kulak misafiri olurken aklında “ben bu adamları geçebilirim” gibi bir fikir belirmişti. Bunu daha sonraları bir röportajında kendisi dile getirdi. Adam akıllı bir koşu eğitimi ve geçmişi olmamasına rağmen kendine olan güveni ona bunu düşündürmüş olsa gerek. Belki de birçok berberin (veya bu tür sohbetlere kulak misafiri olan esnafın) aklına da geliyordur böyle şeyler. Hele de Kenya’da :). Ama o, işe girişip deniyor. Yalnız ilk fark ettiği şey işin hiç de düşündüğü gibi olmadığı oluyor. Bırakın o adamları yarışlarda geçmeyi, onlarla antrenman bile yapamıyor. Gerçekten çok güçlü olduklarını fark ediyor ama düşüncesini bir kenara bırakmak da istemiyor ve inatla çalışıyor. İlk yarı maraton denemesinde yarışı bitiremiyor. Ancak, yine kendi söylemiyle “yanlışlarından öğrenmeyi” çok iyi biliyor. 2006’da ilk maratonunu 2:17:38 ile bitiriyor. Çalışmaya devam ediyor ve sonrası yukarıdaki paragraftaki ihtişamlı gelişmeler. Bahsettiğim kişi 7 Eylül 1973 doğumlu Kenneth Mburu Mungara.
Mungara’nın maraton serüveninin devamı da ilginç. Maraton dünyasına geç adım attığından ve koşmaya halen devam ettiğinden 40 yaş üstü rekorları gelmeye başlıyor Mungara’dan. Önce Nisan 2015’te, yani 41 yaşındayken Milano Maratonu’nda 2:08:44 derecesiyle masterlar dünya rekorunu kırıyor. Bu süre 2003 Berlin Maratonu’nda daha önceki rekoru kıran Andres Espinosa’nın süresinden sadece 2 saniye hızlı. Ama Mungara bu yıl yine Milano’da koştu ve yarışı kazanamasa da (3. oldu) süreyi 42 yaşında 2:08:38’e taşıdı.
En iyi derecesini ilk çıkış yaptığı yer olan Prag’da 2011 yılında 2:07:36 koşarak elde eden Mungara’nın yarışlarını izlediğinizde bitişteki tavırlarının sempatikliğini ve röportajlarındaki alçak gönüllülüğü fark edebiliyorsunuz. Profesyonel koşucu olan müşterilerini geçebileceğine olan inancının onu getirdiği nokta inanılmaz. Halen koşmaya devam ediyor; son olarak Avusturalya’da ünlü Gold Coast Maratonu’nun 2016 edisyonunda 2:09.00 ile yine kazandı ve bunu yaptığında 42 yıl 9 ay 24 günlüktü.
Öğrencisi ve takım arkadaşı Mwangi ile birlikte National Post gazetesi için oluşturdukları maraton için 26 ipucu listesinde ilgi çekici öğütleri var. Tamamını şurada görebilirsiniz ama birkaçı şöyle:
- Sigara içenlerden uzak durun. Ben 3 gün önce son sigarasını içmiş birini bile anlayabilirim.
- Müziksiz koşun, çevrenizi ve kendinizi dinleyin. Acılarınızı bile…
- Yarışta kafanız boş olsun. Derin düşüncelerin yükünü taşımayın.
- Doğal beslenin. Hayatımda sporcu içeceği veya jel kullanmadım.
- Yarış zihinde kazanılır. Hepimiz antrenman yaparız, hepimiz kendimizi zorlarız ama yarışı en akıllı koşan kazanır.
- Kendinize inanın… (Bunu 33 yaşında makasını bırakıp maraton yarışlarını kazanmaya başlayan bir berberden duyunca daha etkili oluyor.)