13 Eylül 2015 Pazar günü, Bursa’da Eker I Run Koşusu’nun ikincisi düzenlendi. Geçen sene katılamadığım bu etkinliğe bu sefer ailecek gitmeye karar verdik. Bursa hem İstanbul’a yakın ve ulaşımı kolay, hem de yemesi içmesi ve gezmesi ile ailemize hitap edebilecek bir hedef diye düşündük. Yetişkinlerin koşusunun yanı sıra çocuklara da güzel şeyler vadeden organizasyondan çok memnun kaldık.
Ülkemizde artık değişik mesafelerde ve zemin koşullarında birçok yarış düzenleniyor. Hatta bu yarışların sayısı o kadar arttı ki çoğu mecburen hafta sonuna denk gelen organizasyonlar 52 haftaya rahatça sığamıyor, belli dönemlerde en güzel yarışlar arasında seçim yapmak gerekebiliyor. Kısa süre önce memlekette yarış yok diye sızlanırken şimdi hangisine gideceğimizi seçemez olduk! Bu yarışların da neredeyse tamamı hep bir spor markası çatısı altında gerçekleşiyor. Bazen özel organizasyon şirketleri düzenliyor olsa da bu tip etkinliklerin maliyeti spor malzemesi markalarının destekleri ile daha rahat karşılanabiliyor. Eker I Run Koşusu’nun temel farkı da burada. Yıllardır ayranı başta olmak üzere severek yediğimiz içtiğimiz ürünlerin sahibi Eker markasının spor ile doğrudan bir bağlantısı yok. Ancak yakın zamanda sporculara yönelik ürünlerinin çıkacağını duyuyor ve heyecanla bekliyoruz. Öte yandan sektöründe öncü bir markanın şehrine sahip çıkması ve şehrinin tanıtımını yapıyor olması güzel bir yaklaşım. Diğer illerden gelen katılımcıların sayısı da bence başarı göstergesi.
Yarış üç kategoride koşuldu; Minik Adımlar (500 m), Büyükler 5 km ve Büyükler 15 km. Minik Adımlar’da yaşlara göre alt kategoriler bile vardı. Buna ne gerek var demeyin, o kadar çok minik atlet gelmişti ve o kadar heyecanlıydılar ki bu ayrıştırmaya rağmen hınca hınç dolu yarışlar izledik! Çocuklardan daha çok heyecanlanıp çılgın tezahüratlar yapan anne babaları da katarsak sanırım en kalabalık parkur Minik Adımlar oldu! İyi ki de oldu; bu gibi etkinlikler sayesinde çocuklar küçük yaşta eğlenerek sporu seviyor, hatta anne babalar bile ufaktan heveslenmeye başlayabiliyor. Çocuğa ve spora yapılabilecek en güzel yatırım bu.
Minik Adımlar koşusu önce çılgın bir ısınma seansı ile başladı. Sahnedeki abi ve ablalarını seyreden minikler gayet güzel ısındılar. Sonra 5 dakika ara ile yaş grupları koşuları başladı. Bazıları yol gösterip tempo veren “tavşan abi” koşucularını bile solladılar finişe girerken!
Ardından önce 15 km sonra da 5 km startı verildi. Ben 15 km koştuğum için 5 km başlangıcına şahit olamadım. 15 km’nin startı gayet organize ve ülkemizdeki yarışlar düşünüldüğünde epey zamanında oldu. Yerel yarışlara katılanlar bilir, bu tip organizasyonlarda o bölgenin politikacısı veya yöneticisi muhakkak açılışa gelip konuşma yapmak ister. Bu konuşma da hep geç yapılır ve uzun sürer, konuşmacılar geç gelir, lafı uzatır, yarış takı altında o 5 dakika size 5 saat gibi gelir. Burada öyle olmadı, işler yolunda ilerledi, sadece yarışın 10 dakika geç başlayacağı söylendi, zaten bu da önceden anons edildi. Sonra bunun sebebinin bir trafik kazasına müdahale etme sebebi ile planlanandan geç gelen trafik ekiplerinden kaynaklandığını öğrendik ki buna söylenmeye zaten hakkımız yok.
Ben gitmeden (biraz bilinçaltı ukalalığı mı desem bilemiyorum) parkur detayına çok bakmamıştım. Yarıştan önce de su istasyonları anons edilince bu iş tamam dedim kendi kendime, çünkü hava güzel, istasyonlar gayet bol, eh mesafe de 15 km olunca kolay geçer zannettim. Koşmaya başlayıp ilk kilometreyi tamamlarken yol rampa olmaya başladı. İleri bakınca da rampanın epey uzun olduğunu gördük. Dönüş hesabı için mesafeye bakınca 2 km’ye yakın bir tırmanış olduğunu gördüm, yaklaşık %4-5 civarında olduğunu tahmin ettiğim bir eğimde koşmaya devam ettik. İlk tırmanışta benim koştuğum orta grupta pek yürüyen olmasa da sağdan soldan şikayet sesleri gelmeye başladı. Parkurun gerisi de hep iniş çıkışla devam etti. Rampalar uzun olduğu için inişler de zorlayıcı oldu. Çevrede yokuş deneyimi olmadığını düşündüğüm koşucular yanlış yerde hızlanıp daha sonra esas hızlanılması gereken yerlerde yürümeye başladılar. Ben de iki stratejik yürüme molası ile (strateji benim için şu demek; adam gibi yokuş antrenmanı yapmadım, bu tepeyi sonun kadar koşarsam düzlükte yürümek zorunda kalacağım, bari tepeye düşük nabızla varayım…) koşuyu beklediğimden iyi sürede tamamladım.
Garmin 305 saatimin mesafeyi yarıdan sonra yanlış ölçtüğünü fark ettim, finişi geçerken 15 km yerine 13,84 km gösteriyordu. Hava şartları, virajlı yollar gibi etkenler yüzünden ufak sapmalar olabiliyor ama 15 km de 1,5 km gibi %10’luk bir şaşma biraz garip gelince çevrede kolunda koşu saati olanlara da sordum ve hep benzer cevaplar aldım. Sonradan bunun sebebinin “Yolun o kısmında trafik kapatamayız, dönüşü oradan değil buradan yapın!” diyen trafik ekipleri olduğunu öğrendim. Maraton hikayesinde finiş çizgisinin kraliçe balkondan görsün diye ileri alındığı, bu yüzden 42 km değil de 42 km 195 m koşulduğu efsanesi vardır, Bursa Trafik de İngiltere kraliçesinden sonra “Bunları Biliyor Muydunuz?” kitabında yerini almaya hak kazandı bu sayede… Biz de “Misafir umduğunu değil bulduğunu koşarmış” şeklinde bir 14 km yarışı koşmuş olduk.
Yarış sonrası Eker Meydanı olarak tanımlanan alan oldukça neşeli idi. Ben koşarken de çocukların güzel vakit geçirdiğini öğrendim, ebru sanatından, trambolinde zıplamaya kadar bir çok etkinlik ile zaman geçirmişler. Yiyecek içecek ikramları da gayet zengin gözüküyordu, bizim gibi sıra beklemeye üşenenler için birçok kafe ve restoran seçeneği de vardı.
Bu sene katılım sayıları şöyle: 15 km’de 244 koşucu, 5 km’de 274 koşucu, Minik Adımlar’da ise 228 canavar! Böyle giderse bu sayıların seneye epey katlanmış olacağını düşünüyorum. 2015 senesi sonuçlara da buradan bakabilirsiniz. Özetle ailecek güzel bir gün geçirmek istiyorsanız Eker I Run Koşusu ideal bir hedef. 5 km gibi çok zorlayıcı olmayan bir parkur da var, ille 15 km koşmanız şart değil.
1 thought on “2. Eker I Run Koşusu”