Koşuya bir şekilde dokunmuş birçok insan ve hatta ülkemizde olmasa da Avrupa’da koşuyla ilgisi olmayan çoğu insan bir mil yarışlarında dört dakikanın altına ilk inen ismi bilir ; Roger Bannister. 1954 yılına kadar hiç kimse bir insanın bir mili dört dakikanın altında koşacağına inanmıyordu. O yılın mayıs ayında Oxfordlu genç atlet bu inançsızlığı ortadan kaldırmayı başardı. Eminim bu hikayeyi birçoğunuz duymuşsunuzdur. Hatta eminim çoğunuz Bannister’dan sonra kısa bir süre içinde çok sayıda atletin bunu başardığını, çünkü birinin böyle bir şeyi başarmasının onların zihinlerinde var olan bir bariyeri yıktığını da biliyorsunuz. Bunu Bannister’dan sonra ilk yapan isim John Landy olmuştu. Hem de sadece 46 gün sonra. Hatta Bannister’dan bir buçuk saniye de hızlı koşmuştu. Ama benim bahsetmek istediğim konu bu değil.
Bu olan bitenden birkaç ay sonra aynı yılın ağustos ayında Kanada’nın Vancouver şehrinde İngiliz Milletler Topluluğu Oyunları gerçekleşiyordu. 7 Ağustos’ta bir mil yarışında bu iki isim aynı anda pistte, başlangıç çizgisindeydi. Takdir edersiniz ki bir mili dört dakikanın altında koşan ilk iki ismi yan yana görmek bugünün Bolt-Gatlin mücadelesi gibi ilgi çekmişti. Stadyumu dolduran herkes inanılmazı başarmış bu iki koşucuyu birbirleri ile yarışırken izlemek için toplanmıştı. Biri 3:59 diğeri 3:58 koşmuş iki adam. Haliyle yarışa “Mile of the Century” (Yüzyılın Mil Yarışı) ve hatta “Miracle Mile” (Mucizevi Mil) gibi isimler takıldı. Yarışı Landy uzun süre önde götürdü. Arkasından da tabii ki Bannister geliyordu. Bannister aradaki mesafeyi kısaltmadı ama açılmasına da izin vermedi. Bannister, son 100 metrede yaptığı atakla yarışı 3:58.8 ile kazanırken Landy 3:59.6 ile ikinci oldu. Bu yarış iki insanın aynı anda dört dakikanın altında bir mil koştuğu ilk yarıştı. İzleyenlerin nasıl bir 4 dakika geçirdiklerini tahmin edebilirsiniz. Ama benim bahsetmek istediğim bu da değil.
Bannister’ın son 100 metrede yaptığı atak sırasında Landy iki kez arkasına bakıp onu kontrol etmişti. Landy iç kulvarda koştuğundan ve son düzlük için sola doğru döndüklerinden başını sola çevirip arkasına bakıyordu. İlkinde onu arkasında görmüştü ama ikinci bakışında Bannister orada değildi. Çünkü tam o sola bakarken sağ yanından onu geçiyordu. Landy başını öne çevirdiğinde iş işten geçmişti. Bannister avantajı elde etmişti ve bitiş çizgisine çok yakındı. O an, Landy’nin kafasının sol omzunun üstünden arkaya döndüğü ve Bannister’ın tam o sırada sağ yanından hızla geçiş anı o kadar dramatik ki internette birçok fotoğrafını hatta çizilmiş resimlerini bulabilirsiniz; “miracle mile bannister landy” yazmanız yeterli. Yaklaşık 35 bin kişi bu dramatik ana şahitlik etmişti. Hatta belki de Bannister’ın atağıyla heyecanlanıp bağırarak Landy’nin arkaya dönmesine neden olmuşlar ve bu dramatik anı onlar yaratmıştı. Ama benim bahsetmek istedim şey bu dramatik an da değil.
Vancouverlı heykeltraş Jack Harman bu iki adamın yarışından, yukarıda bahsettiğim o anın dramatikliğinden etkilenerek 1967 yılında efsanevi anın büyük bronz bir heykelini yaratmış. Heykel neredeyse 60 yıl boyunca Pacific National Exhibition yakınlarında durmuş. Gelip geçenler hikayesini biliyorlar mıydı veya kafalarını kaldırıp bakarlar mıydı bilinmez, ama bu yıl şehrin yöneticileri bu heykelin durması gereken yerin Empire Stadium olduğunu düşünüp haziran ayında heykeli oraya taşıtmışlar. Şehrin halk sanat programı yöneticisi (evet böyle bir görev var oralarda) Bryan Newson heykelin gösterdiği anın Kanada’nın spor tarihindeki en dramatik an olduğunu belirtmiş. Ya işte böyle bir atletizm olayını heykelleştiren birileri var, o heykeli 60 yıl boyunca sokaklarında sergileyen, sonra doğru yeri burası değil deyip daha anlamlı bir yere taşıtan şehirler var. İşte asıl anlatmak istediğim mesele buydu.
Son olarak şunu eklemem gerek, ne güzeldir ki şimdi, şu anda, yerinizden hiç kalkmadan o yarışı baştan sonra izleyebilirsiniz. Görüntü çok net değil ama o anı yakalayabileceğinizden eminim. Yarış sonu röportajlarını da dinlemenizi öneririm.
.
Yarışa özel bir site var. Yukarıdaki çizim o siteden alınmıştır (Çizer: Frank Crymble). İsterseniz basılı bir tane satın alabiliyorsunuz.
Mert hocam,
Yazıyı okuduktan sonra Türkiye’de önemli spor anları veya sporcularının heykellerinin yapılıp yapılmadığını merak ettim. “Türk Spor Heykelleri” ve “Türkiye Atletizm Heykelleri” vb. isimler ile arama motorunda aradığımda çoğunlukla futbolcuların (Alex, Metin Oktay vb.) heykeli olduğunu fark ettim. Sadece bir habere rastladım ama heykelini bulamadım. Rekortmen atlet Halil Şükrü DÖLEK’in heykelinin Taşucu’nda heykelinin dikileceği haberiydi ama maalesef heykel görseline ulaşamadım. Sanırım acı bir ilham olarak hevesim kursağımda kaldı.
İstanbul Beşiktaş’ta sporcular parkı diye bir park var, gerçi beşiktaş diye geçiyor ama aslında Levent’te 🙂 Orada birkaç şampiyonun heykeli ve plaketi var, Mesela Naim Süleymanoğlu heykeli hem tam boy hem de önünde bir halter var. Gidip görülesi bir park.
Harika bir yazı, eline sağlık.